1
Organlarımız çift olduğu gibi duygularımız da çifttir. İnsanda her duygunun eşi vardır. İkisi birlikte çift oluşturur.
İstisnalar var mıdır? Evet, vardır. Ama konumuz o değil.
Konumuz, çift duygular. Zıt duygular. Zıt duygular tarafından yönetiliyor olmamız… Zıt duyguları barıştırmadıkça huzura eremeyeceğimiz…
Misal, insan hem özel olmak ister hem de sıradan olmak ister.
Kah parmakla gösterilmek kah fark edilmemek ister.
Hem çalışmak, üretmek ister. Hem de çalışmamak, tüketmek ister.
Kah seyahat ister kah kök salmak ister.
Bu isteklerin hepsi anlaşılabilir. Yerine göre tatmin de edilmelidir. Fakat neyi, ne zaman, nasıl isteyeceğimiz konusunda kafamız karışıksa yahut haklı isteklerimiz haksız bariyerlere çarpıyorsa dingin ve mutlu olmamız mümkün değildir.
2
İnsan isteklerini elde etmeden önce, elde etmenin zeminini kurmaya yönelir. Bunun için de önünde iki ana seçenek vardır: Özgürlük zemini ve bağlılık zemini.
“Özgür olursam isteklerime kavuşurum” vs. “Bağlı olursam isteklerime kavuşurum”
Genel mantık böyle olmakla birlikte, özgürlüğün ve bağlılığın mahiyeti de insan için soru işaretidir.
Özgürlük nedir? Özgürlüğün ne kadarı iyidir? Bağlanılacak olan nedir? Bağlılık nasıl olmalıdır, ne kadar olmalıdır? Özgürlüğü veya bağlanmayı ertelemekte sakınca var mıdır? Özgürlük derin, bağlılık samimi olmasa da olur mu?
Bunlar da sürekli kafamızın içinde döner durur. Biz fark etmesek de… Dönüp durmuyorsa da kendimizce bir cevap bulmuşuz, onu takip ediyoruz demektir.
3
Yüzde yüz özgürlük olmaz. Yüzde yüz bağlılık da olmaz. Özgürlük ile bağlılık arasında geçişler yaşarız. Hayatı yorucu ve gerçek kılan da budur. Keyfince davranmak istersin, davranamazsın, çünkü bağların vardır. Bunalır, sıkılırsın. Bağlanmak istersin, bağlanamazsın, çünkü özgürlüğünü tehlikede görürsün. O zaman da yalnız hisseder, yine sıkılırsın.
Özgürlüğün ve bağlılığın ayrı ayrı tadını çıkarmak istersin. Buna imkan verecek ilişkiler ve ortamlar ararsın. Fakat hiç kimse senin keyfinin kahyası olmadığı için kimse sana keyfince özgür olma ve bağlanma lüksünü vermez. İstediğin şey, istediğin anda, istediğin gibi olmaz. Güvence alamazsın hayattan.
Kendi güven atmosferini yaratmaya koyulursun. Özgürlük ile bağlılık arasında bir karar kılmaya çalışırsın. Tercihini birine yöneltir, diğerini ikinci plana atarsın.
4
Doğu ile Batı arasındaki temel kültür farklarından biri şudur: Doğulular bağlılığı ön, özgürlüğü arka plana alırlar. Batılılarda ise tam tersidir. Her ikisinin de avantajları ve dezavantajları vardır.
5
Doğu toplumlarında size daima bağ dayatılır. Bağlılığınızı izhar etmezseniz insanlar sizi okuyamazlar, yadırgarlar. Ya kafalarındaki bir bağla ilişkilendirir ya da tekinsiz olarak etiketlerler. Özgür oluşunuz nadiren saygı, çoğu zamansa kaygı uyandırır.
Bağlanarak var olma mecburiyetini Doğu toplumlarında herkes sezer. Özgür ruhla değil, sosyal bağlanma üzerinden yaşam zemini oluşturmaya itilirsiniz. Mizacınıza, meşrebinize göre bağ odakları bulur, bağlanırsınız. Bağlanışınıza göre de bir hayat yaşarsınız. Zengin olur, saygın olur, devrimci olur, kahraman olur, fedakar olur, çilekeş olursunuz… Olur da olursunuz… Doğuda insan ne olmuşsa temeldeki bağlanımı sebebiyle olmuştur. Soyut ya da somut… Dini ya da seküler… Sığ ya da derin… Samimi ya da değil…
Doğuda, bağsızsanız yoksunuzdur. Var olmanın yolu, bağlı olmaktır. Bir alış-veriş yaparsınız aslında: Bağlılığınızı göstererek şahsiyetinizin özgün potansiyellerinden ödün verir, karşılığında da kabul görür, sosyal meyveleri toplarsınız.
Bu nedenledir ki Doğu toplumlarında insanlar umumiyetle bir şeylere bağlı görünür; bir o kadar da şahsiyetsizdir. Varoluşlarının temelinde hayvani içgüdü seviyesinde işleyen bağlanma duygusu olduğu için insanların aynı içgüdüsel zeminden hangi davranışla zuhur edecekleri belirsizdir. Bağlanarak rahatlayan ve kendi gelişimini budayan Doğulu insan hamdır, halinden gafildir, menfaatçi ve ilkesizdir. Devlet, hukuk, aile, trafik, medya, akademi.. her şey kaotiktir. Öngörülebilirlik ve huzur yoktur. Yüksek kültür yoktur. Sürekli didişme hissiyle yaşarsınız.
Doğuda başarılı olmak için bu yapıyı çok iyi çözmeniz gerekir. Mümkünse aklen değil, sezgisel olarak çözmelisiniz. Ta ki insanlar sizin bağ kurma siyasetinizi samimiyetsiz bulmasın. Bir gaflet ve menfaat ortaklığı içinde sizinle bütünleşebilsin. Birlikten güç doğabilsin. Ne zamana kadar? Kurulu bağı koparmak daha menfaatli olana kadar… Daha menfaatli bir bağ kendisini gösterene kadar…
6
Batı kültürü ise bağlanma özürlüdür. Bağlanma ifade eden şeyler Batıda şova dönüşmüştür. Anneler günü, sevgililer günü, doğum günü gibi kutlamalar, bağlanmak Batılılar için olağan dışı olduğundan hep orada çıkmıştır. Modern psikolojik sıkıntıların ve psikoterapinin Batıdan çıkması da benzer bir nedenledir. Yalnız ve onarılmayan insanlar vardır Batıda. Bu insanlarla bir şekilde ilgilenilmesi gerekir. Psikoterapi budur. Merhametsiz, bağsız ve akılcı yöntemlerle insan iyileştirme çabası.
Doğulular alelade konularda, profesyonelce yürütülmesi gereken işlerde bile duygusal bağı zorunlu görürken Batılılar en insani konularda bile duygusal bağ kurmakta zorlanırlar. Fazlasıyla akılcı bakarlar. Kişinin kendisini öncelemesini aklın tezahürü sayarlar. Herkes kendisini önceleyince yalnızlaşma artar. Daha fazla özgürlük derken yalnızlık ve sevgisizlik zehri de yayılmış olur.
Batıdaki toplumsal doku, bireysel olarak gayret edip başarılı olmanıza elverişlidir. Çünkü ayak bağı azdır, kafa bağı azdır, toplum ve devlet bağı azdır. İşinize ve gelişiminize odaklanmanız yeterlidir. Bu da insana güven verir. Topluma refah getirir.
Batıda bireysellikten geçici çıkışları, kısa vadeli masum duygusallıkları memnuniyetle karşılarlar. Lakin uzun vadeli işler akılcı olmalıdır. Bunun için de herkes güvende hissetmelidir. Yoğun güvensizlik karşısında hayvani içgüdülerin hortlaması ihtimali yüksektir Batıda. Zira temelde sahici bağ kurmayan, bencil insanlarla dolu toplumlardır bunlar.
7
Bağlılıkta anlam bulan Doğulu insanlar özgür ruhlu insana hoş nazarla bakmazlar. En fazla tahammül ederler. Bir noktada mutlaka boyun eğdiğini görmek isterler. Aksi halde huzursuz olurlar. Çünkü hayatı bağ penceresinden okuma saplantısı içindedirler.
Doğulu toplumlar özgür ruha dayalı bilim, sanat, felsefe gibi alanlarda geridirler. Bağlılık gerektiren askerlik, devletçilik, teşkilatçılık, mistisizm gibi konularda iyidirler. Bunlarda da çok fazla istismar vardır. Zira her bağ bir sömürü potansiyelini içinde taşır.
Batılı toplumlar ise duygusal bağlılık gerektiren hususlarda başarısız olurlar. Bunun sonucu, genelde bireysel zarar olur. Bireysel zarar üzerinden toplum da zarar görür. Aile tatmin etmez. Vatan pek fazla anlam ifade etmez. Mistisizmi beceremezler. Aşkı, maneviyatı, imanı ve diğer duygusal bağlanış konularını akılla kurcalayıp anlamsızlaştırırlar.
8
Kuran’ın ifadesiyle Allah; iki doğunun ve iki batının Rabbidir. Allah’ın nuru ne doğuludur ne de batılıdır.
Bağlanmanın ve özgürlüğün künhüne varmak için Doğu ve Batı kültürlerinden sıyrılmak gerek. Kültürel kalıplar içinde ne doğru bağlanılabilir ne de hakkıyla özgür olunabilir.
9
Hakikate ermiş insanın bağlanma ihtiyacı kalır mı? O, bir şeyden ayrı değildir ki bir şeye bağlansın. Böyle bir insan özgürdür zira bilincinde kınayacak bir şey de kalmamıştır. Bu demek değildir ki her şeyi yapar. Hayır, kaderle bağlıdır. Kader adı verilen varoluş mantığına bağlılık, özgürlük arzusunun takıntıya dönüşmesini önler. Daha üstün ve hakiki bir özgürlük imkanı doğar.
Kah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi
Kah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni
İşte bu söz, özgürce bağlı olmayı anlatıyor. Bağlı ve özgür olmayı.
10
İnsanlar bir yere yerleşti mi orada kedi-köpek kendiliğinden zuhur edermiş.
Kedi tek gezer, özgürlüğü temsil eder. Köpek sürüyle gezer, bağı temsil eder.
İnsan, hangi durumlarda kedi gibi özgür, hangi değerlere de köpek gibi bağlı olacağını çok iyi hesap etmelidir. Yanlış hesap, insanın manevi varlığını zedeler.
En basitinden; birisi sizden kendi kusurlu nefsine köpek gibi sadık olmanızı bekliyorsa o sadakate layık değildir. Böylesiyle menfaat ilişkisi kurulur. O da ava giderken avlandığını anlar. Zira er geç vefasızlık görecektir.
Fakat birisi sizden kendisinden öte insani değerlere sadakat bekliyorsa ona da doğruluk harici yaklaşmak sizi kıymetten düşürür.
Kedi, özgürlüğüne saygı gösterilirse, sevgi bağı kuran bir hayvandır. Nankör değildir. Köpek ise bağlanarak, grup içinde güçlü ve özgür hisseden bir hayvandır.
İkisinde de hikmetler, güzellikler vardır.
Çirkin olan, yanlış bağlanan ve yanlış özgürleşen insandır. İnsanları yanlışa iten, içine doğdukları çevre ve toplumdur.
11
Bağlanmanın ve özgürlüğün temeli ailedir. Doğudan Batıya dünyada sağlıklı aile örneği çok nadirdir. Bazısında bağlanma, bazısında özgürlük doz aşımı vardır.
Kimisi ailesinden devraldığı yanlışları tekrar eder. Bu bir esarettir. Kimisi ise ailesine tepkiseldir ki bu da bir esarettir.
Toplumla ilişki de böyledir. Çoğunluğa uyarsanız esir olursunuz. Tepkisel olursanız yine esir olursunuz.
Umursamazsanız bencil, aşırı umursarsanız hasta olursunuz.
Dengeyi bulmadan yolu bulmak mümkün değildir. Maalesef insanlık alemi olarak çoğumuzun ayarları bozuktur. Bir kör döğüşü içindeyiz.
12
Çağımızın özgürlük-bağlanma düalitesinin en çarpıcı yaşandığı ortam internet… “Online” hat üstünde, bağlı demektir. “Connection” da bağ demektir. Hayatımız merkezi bunlar oldu. Nasıl, niçin? Çünkü internet bize özgürce bağlı olma şansını veriyor.
İnternete bağlanınca dünyaya bağlanmış oluyorsunuz. Sosyal medyada gezinince sınırları belirsiz ve sizi baskılayamayan bir topluluğa bağlanmış oluyorsunuz. Bağ kurmayı istediğinizde başlatıp istediğinizde bitirebiliyorsunuz. İstediğiniz rotada ilerleyebiliyorsunuz. Özellikle anonim bağlanıyorsanız büsbütün özgür oluyorsunuz. Etkileşim kuruyorsunuz ama kontrol sizde…
Bağlı ve özgür olmayı bu kadar birbirine yakınlaştıran internet, bugün en yaygın bağımlılık türü… Alkol, uyuşturucu, oyun, kumar, borsa gibi bağımlılıklarda da mantık aynıdır. Bir taraftan bağlı, diğer taraftan özgür hissettirirler.
İnsan hem özgür hem bağlı olmak istiyor. Nasıl yapacağını bilemiyor. Sürükleniyor.
13
Allah: “Sadece bana bağlanın, sizi özgür kılayım. Bana, başka bağı olmayan, özgür ve şerefli ruhlar olarak bağlanın.”
Dinin özü bu. Fakat din yorumları da zoraki bağlar dayatıyor. Dindarlık ruha yük oluyor. Din, hırs ve zaafların tatmin aracı olarak kullanıyor. Kimileri de bu hali görüp dinden kaçıyor.
Ne kadar kaçarsanız kaçın: Bağlandığınız şey, dininizdir. Dininiz, bağlandığınız şeydir.
Dünyada en yaygın din, kendini avutma dinidir. İkinci en kalabalık grup da kendini kandıramayan huzursuzlardır.
14
Her insan, bağları ve özgürlüğü konusunda derinlemesine düşünmelidir. Uyanma yoluna böyle girilir. Uyanmak istemeyenlerden güzelce uzaklaşmak lazımdır.
Ne güzel anlatmışsın ağzına sağlık hayırlı ramazanlar dilerim.
Aklına emeğine sağlık