Ne Oluyor?


Bu yazıyı yazdığım sırada Ankara semasında Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Ay aynı anda görünür durumda. Ay batmak, Güneş doğmak üzere…

Alemde bir döngüdür gidiyor. Aynı harflerle sonsuz yazılar yazılıp siliniyor.

Kuran bize Adem ile Havva’dan bahsediyor. Bize bizim hikayemizi anlatıyor. Adeta tarihi bizimle başlatıyor. Ne kadar büyük bir incelik… Cenab-ı Allah “Ey insan! Sen de kim oluyorsun? Sonsuzluk içinde senin gibi milyonlarca adem soyu yarattım! Senin soyunu yok edip milyonlarcasını yaratırım” demiyor. Demiyor ama ihsas ettiriyor. İnsan Suresi 1. ayet.

Anne-baba küçük çocuğuna yetişkinmiş gibi davranmaz. Çocuğunun seviyesine göre davranır. Çocuk, kendini alemin merkezi bilir. Tüm hikayeyi kendisiyle başlatır. Kendi hikayesini yazar, okur. Anne-baba da çocuğun bu gafletine tatlı bir sevgi ve hürmetle yaklaşır. Onun seviyesine iner. Ta ki çocuk olgunlaşıncaya kadar… Çocuk olgunlaştı mı ona yeni boyutlar, yeni hakikatler açılır.

Kuran’ın üslubunda da bu vardır. İlk okuyuşta sadece biz varmışız, başrol hep bizmişiz zannederiz. Halbuki hakikat şudur: İnsanlık tarihi, dehr içinde anılmaya değmeyecek bir noktadan ibarettir. Allah’ın Allahlığı insanlığın beş on bin yıllık serüvenine indirgenebilir mi? Asla. O daima yarattı, yaratıyor, yaratacak. Bizden önce nice ademler gelip geçtiği gibi bizden sonra da nice ademler, nice varlıklar gelip geçecek.

Yeri gelmişken bahsedeyim: Evrim meselesi… Bir türün başka bir türe dönüştüğünün delili yoktur. Fakat Adem’den önce insan benzeri nice türler gelip geçti. Bu muhakkaktır. Onlar mı Adem’e dönüştü, yoksa Adem sıfırdan bir üst sürüm olarak mı yaratıldı? Bunu bilmiyoruz. Bilenler varsa da söylemiyorlar. Neden?

Bir tiyatro oyununa gittiniz. Kendinizi kaptırdınız. O sırada seyircilerden biri kalkıp “Bu bir tiyatro oyunudur” diye bağırsa, sizi kendinize getirse hakikati hem söylemiş hem de bozmuş olur… Zira oyunu oyunluktan çıkarmıştır. Aşırı gerçek oyunu bozarken gerçeği de bozar bazen.

İşte hayat böyle tuhaftır. Gerçekleri söylemezseniz insanlar yalanlar içinde yuvarlanıp giderler. Bir bakıma, yaşam dediğimiz oyunu oynamış olurlar. Yaşamış olurlar… Gerçekleri söylerseniz çoğu insan yalan frekansından çıkmak ile çıkmamak arasında tereddütte kalır, artık iki durumda da huzur bulamaz hale gelir. Bu nedenle olsa gerek, okyanuslar kadar derin hakikatleri bilenleri minik göletler gibi sessiz ve sakin gördüm. İnsanlara eziyet olmamak için… İnsanların sorumluluğunu, hesabını arttırmamak için…

Mamafih çoğu insan derin hakikatlerin müşterisi değildir. Neden değildir? Değildir işte… Oyunun doğası böyledir…

Fakat şimdi insanlık bambaşka bir devirde… Belki hakikat avcılığı yine yok fakat büyük bir şaşkınlık ve merak var. “Arz içindekileri dışarı çıkardığı zaman insan ‘Buna ne oluyor!’ der” (Zilzal Suresi, 2-3). İşte o devirdeyiz. Bin yıllardır içimizde birikmiş olanlar dışarı çıkıyor. Çağı hem yaşıyor hem izliyor hem de şaşkınlık içinde soruyoruz: Ne oluyor?

15.6.2022

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir