
7 Ekim 2023 saldırılarından birkaç ay sonraydı. Londra’da bir arkadaşımızın evinde misafirdik. Arkadaşımızın babası bir Müslüman ülkenin Cumhurbaşkanı adayıydı. Masada Amerika’nın ve Avrupa’nın etkili Müslüman aktivistleri vardı. Konu elbette Gazze’ydi. Gazze’nin boşaltılmasının tartışılabileceğini söyledim. Ortam buz kesti. İtiraz edilmesi bile lüzumsuz olan bir fikir gibi karşılandı bu sözüm. Yemeğin, sohbetin de tadı biraz kaçtı.
Gazze’nin boşaltılması fikrinin dehşetle karşılanması beni düşündürdü:
Acaba bu İslami bir refleks mi, yoksa konusu İslam olan modernist, seküler bir duygu muydu?
Türkiye nüfusunun önemli bir kısmı, Kafkaslardan Balkanlara muhacirlerden (savaşlardan kaçan insanların torunlarından) oluşuyor. Çok geriye gidersek Orta Asya’dan dünyaya yayılan Türk nüfusunun da büyük bir kısmı savaştan kaçmıştır. Fütuhatla iskan politikası İslamiyet sonrası döneme aittir.
Türkiye’deki Suriyeliler savaştan kaçtıkları için bazı kesimler tarafından kınanıyor. Oysa ki dünyadaki demografik hareketliliklerin en eski, en yoğun ve en doğal sebeplerinden biri savaşlardır.
Modern çağ öncesinde kitlelerin savaş ortamlarından kaçması en doğal insani refleks olarak kabul ediliyordu ki hakikaten de öyledir. Bu çağda ayıplanıyor, kınanıyor. Üstüne, bu kınamaya dini sebepler bulunuyor. Din zannedilen bu bakış açısı, dinin özüne ters, seküler bir bakış açısıdır.
Şöyle ki, din insanlara bu dünya diyarının fani olduğunu, ebedi yurdun ahiret olduğunu öğretirken dünyadaki kara parçaları üzerindeki sahiplik iddialarını da kutsama eğilimlerini de törpüler. Evet, mülk vardır, mülkiyet vardır, hak vardır, hakkını savunmak vardır, hakkın için savaşmak ve şehit olmak vardır ve bu en yüksek mertebedir. Burada kutsal olan, Allah’tan başkasına boyun eğmemek kaygısıdır. Toprak uğruna mücadele etmek İslam’da yoktur. Toprağı kutsamak yoktur.
Seküler çağda dinler yıkıldı fakat dinlerin mefhumları yıkılmadı, sekülerleştirildi. Ahirete ait cennet fikri zayıflatılıp onun yerine dünyada vatan fikri ikame edildi. Vatan, dünyevi bir kavramdır. Vatan uğruna savaş da seküler bir savaştır. “Cennet vatan” kavramını biraz da bu kafa karışıklığı açısından irdelemek gerek. Hiçbir ülke cennet değildir, olamaz. Bu bir mübalağadır, hoş görülebilir. Fakat altında ne vardır: “Artık dinlere ve cennete inanmıyoruz, yeni kutsalımız bu topraklardır” şeklinde bir politik ideoloji!
Bu ideolojik kirlenmeden Müslümanların da ciddi etkilendiği görülüyor. Esasen İslamcılık, bu tür modernist ve seküler kirlenmelerle İslam davası gütmekten başka bir şey değil. Bu manada İslamcıları, fikri melekesi zayıf bir heyecanlılar topluluğu olarak görmekteyim. Bunların ömür boyu heyecanını koruyup İslam+nefsaniyet mezcini sürdürenleri olduğu gibi heyecanını kaybedip karamsarlığa gömülenleri de vardır. İslamcılık ve psikolojisi ayrı bir bahis. Getirileri ve götürüleri olmuştur.
Gazze’deki Müslümanların İslamcı (İslami görünen ama aslında modernist, seküler raylarda giden) bir psikolojiye sahip olduklarını iddia edecek değilim. Gazzelilerin İslam coğrafyasının yüz akı, hepimizin utanç diyetini ödeyen, en metin ve asil Müslüman topluluk olduğunu düşünüyorum. Gazze’de kaldılar, şehit oldular, en yüksek mertebelere ulaştılar inşallah. Kanaatim bu yönde. Ve şehadetin tüm dünya nimetlerinden üstün olduğunu gönülden kabul ediyorum.
Gazze dümdüz edilirken, Gazzeliler şehit olurken ümmet ne yaptı peki? İzledi. İzledik. Etkili hiçbir şey yapamadık. Kurtaramadık. “Çıkın oradan” da diyemedik. Neden? Çünkü sekülerize olmuşuz, toprağın kutsallığına inanmışız ve bu seküler inancımızı din zannediyoruz.
Şöyle bir atalım zihnimizdeki yükleri. Fahr-i Kainat Efendimize bakalım. En mukaddes belde olan Mekke’yi, en mukaddes mekan olan Kabe’yi müşriklere bıraktı, gitti. Müminleri de yanına aldı, yeni bir yerde, yeni bir hayat kurdu. Öncesinde de Müslümanların önemli bir kısmını Habeşistan’a göndermişti. Kutsal olmayan bir yere… En kutsal yerden… Neden peki? Seküler toprak kutsayıcı mantıkla bakılırsa Mekke’de kalmalı, vatan için şehit olmalılardı.
“O zaman İslam büyümezdi” diyeceksiniz. “Gazzeliler ölsün, o kadar da önemli değil” demektir bu. Öyle bir mantık olamaz. İnsan, hele mümin insan vatandan da Kabe’den de kutsaldır. Evet, yeri gelir topraktaki mana için canını verir insan. Fakat can vermesini, toprağın kutsallığı şeklinde seküler bir mantıkla izah edemez. Halis dinin halis mantığıyla izah eder.
Filistin’de olağanüstü bir hikmet serencamı yaşanıyor. Romalılar Yahudilerin Kudüs’e girmesini yasaklamışlardı. 500 yıl süren bu yasağı Hz. Ömer kaldırdı. Sonra haçlı seferleri sırasında Hristiyanlar Kudüs’ü ele geçirdiler. 100 yıl boyunca onlar da Yahudilere Kudüs’ü yasakladı. Bu yasağı da Selahaddin Eyyubi kaldırdı. 20. yüzyılda büyük Yahudi kitlelerini Filistin’e kabul edenler yine Müslümanlardı. 1300 yıl boyunca Müslümanlardan sadece iyilik görmüş olanlar, Müslüman kanı akıtmayı sinek öldürmekten bile hafif sayarak tıynetlerini ortaya koydular.
Bu manzara karşısında Müslümanların yapması gereken şey şuydu: “Alın Gazze’yi başınıza çalın” deyip hicret etmek. Zira asıl yapılması gereken yapılamıyor. İnsanlar sefil ve zelil edildikleriyle kalıyor.
Kudüs ve çevresi mukaddestir. Yeryüzüne salih insanlar varistir. Bunlar ayettir. O bölge Müslüman sosyal kimliğine sahip olanların değil, hakiki müminlerin kontrolüne tekrar geçecektir. Haçlı seferlerinde 100 yıl kaybettik, geri aldık. Efendimiz Mekke’yi zalimlere bıraktı, sonra geri aldı. Mücadele bitmez, bitmeyecektir. Muharebe kaybedilebilir, savaş kazanılacaktır. Akıbet zafer için bazen büyük mağlubiyetleri bile hazmetmek gerekir. Hayat da cihat da budur.
Binlerce yıl tüm dünyaya yayılmış olan Yahudilerin o bölgede toplanmasında hikmetler vardır. Bu toplanmayı zorlaştırmamak hayırlı olabilir.
En azından konuşabilmek, tartışabilmek, mukadder olanı fırsata çevirmek mümkün olmalıdır.
Seküler çağın seküler imgeleriyle şekillenmiş bir zihinle dinin değerlerine sahip çıkmakla dini dejenere eden biraz da dindarlar olmuştur. Düşünelim. “Halis din” nedir? Daha fazla din mi? Çağın zihinsel yüklerinden (çağa tepkisellik dahil) arınmış, daha öz ve yalın din mi?
Teşekkür ederim hocam bakış açımı değiştirdiniz. Çok kıymetli yorum. Sağlık ve afiyetler dilerim.