Etki-sizlik, Tepki-sizlik


Yaratan; insanın genlerini, bedenini, ruhunu, nefsini birbirine zıt unsurlarla bir düğüm gibi birbirine bağlamış, sonra da ona “Çöz” diye emretmiştir. Çözemez ama çözebilir de…

Hayata tek bir gözle bakan çözemez, ister sağ ister sol… İkisiyle birlikte bakan, ikisinin tek başına gördüğünden başka bir derinlik görür ve çözebilir.

İnsan, her şeyde kusur görmelidir. Ve hiçbir şeyde kusur görmemelidir.

Elinde hiçbir şey yokmuş, her şey yazıldığı için öyle oluyormuş diye düşünmelidir.

Ve her şey kendi elindeymiş, kendinden öte hiçbir gayret ve sonuç yokmuş gibi düşünmelidir.

Her şeyi kabullenmelidir insan. Ve hiçbir şeyi kabullenmemeli, didinmelidir.

İnsanı bir köpeğin mahzun bakışları üzmeli, ağlatmalıdır. Sevdiğinin ölümü güldürmelidir yeri geldiğinde.


Yenilmeyi bilmeyenler asla mutlu olamaz.

Yenilmeyi bilmeyenler mutlu olur. Yenilmek sanatını bilenler…

İşte birbirine zıt iki cümle. İkisi de doğru. Mantığın mantıksız olduğu bir boyut vardır insan için.

Nasıl oluyor bu?

Gayet basit: Nefsinle mağlup ol. Ruhunla olma.

Bir damla suya muhtaç bil kendini. Ve dünyayı kendine muhtaç bil.

Her şeyde bağ bul. Hiçbir şeye bağlanma.

Seni bağlayana teslim ol. Ama teslim olma. Hayır, ol. Evet, olma. Hem ol hem olma.


Hayat zıtlıklarla doludur. Zıtlık; Allah’ın içimize koyduğu ses, önümüze koyduğu manzaradır. Zıtlık, Allah’tan başkasıdır. Zıtlık, kendini tüketmeye, tükenmeye mahkumdur.

Zıtlığı ya biz yok ederiz ya o bizi yok eder. İkisi de aynı kapıya çıkar.

Aynı yerden gelen insanlar aynı yere varır. Mübtedada ne varsa müntehada da o vardır.

İkisinin arasında inişler, çıkışlar…

Birleşmeler, ayrılmalar…

Yorulmalar, dinlenmeler…

Artmalar ve eksilmeler vardır.

Hayatın formülü “Sıfıra sıfır, elde var sıfır”. Sıfır, noktanın uzanıp kendinde sonlanmasıyla başsızlaşması, sonsuzlaşmasıdır.


Hayatta hiçbir şeyin sabit bir kıymeti yoktur. Allah için nazar edersen kıymetlidir. Nefsin için nazar edersen kıymetsizdir. Kıymeti insan gözü var eder. Eşya boştur, anlamsızdır. Anlamı insan yükler.


Veysel Karani için şöyle demişler: “Bizim güldüğümüze ağlar, ağladığımıza güler”.

Bazı insanları düzlük, bazısını terslik yüceltir.

Bazısını düzlük, bazısını terslik alçaltır.

Kişi, ruhuna yakışan tavrı giymelidir.


Hüznü sevinç gibi karşılamanın yeri vardır.

Sıkıntıların, ızdırapların bir tadı vardır.

Sevinçlerde hayaletler kol gezer.

Gafletin acı bir meyvesi vardır.


Kuşadalı Hazretleri şöyle dermiş: “Allah kiri kirle temizler”.

Kirlenen temizleniyor olabilir. Temizlenen kirleniyor…

Akıllanan salaklaşıyor olabilir. Abdallaşan akıllanıyor…


Hayat formüllere sığmayacak kadar karmaşık ve renklidir. Formüller araçsaldır. Hiçbir makul formül yoktur ki bir başka boyutta saçmalık olmasın.


Acıyan acınacak halde, acınansa acıyacak makamda olabilir.

Dünyanın diğer tarafında herkes baş aşağı durmaktadır.


Ölenler dirilirken yaşayanlar ölüyor olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir